Özgür Özel Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunduğu dosyayı ilk defa açıkladı! Tüm detaylara haberimizden ulaşabilirsiniz.
ÖZEL ERDOĞAN'A SUNDUĞU DOSYAYI AÇIKLADI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yaşanan görüşmeler yakından takip ediliyor. Özel Erdoğan'a sunduğu dosyayla ilgili şu açıklamaları yaptı; 'Ben geçmişte de parti yetkilisiydim. Benim devlet geleneği dediğim şekle yönelik değildir. Sayın Cumhurbaşkanı ile yapılan görülmede, ilk defa söyleyeceğim, yapılan dış temaslarla ilgili bilgilendirme yaptım. Filistin için 119 ülkenin sol-sosyal demokrat partilerine yazdığım mektup konuşmam verdiğim dosyada var. Ayrıca dedim ki, bir devlet geleneğini terk ettik son 20 senede. Benim yurt dışına gitmeden önce Dışişleri Bakanlığı'ndan brifing almam gerekiyor. O ülkeyle ilişkilerimiz, sorunlarımız nasıl? İşbirlikleri nasıl? Önümüzdeki fırsatlar, riskler ve benden ne bekliyorsunuz? Üzerinde çok mutabık olmadığım konu varsa o zaman ayrı. Düşündüğümü söylerim, ama yüzde 85 Türkiye'nin dış politikasında benzer müşterekte birleşmemiz gerekli. Dönüşte bizim bilgi vermemiz gerekiyor. Benim Sayın Cumhurbaşkanına kendi söylediklerimi iletmem çok kolay ancak onun cevaplarını söylemek nezaketsizlik. Pozitif yaklaşarak talimat verdiği için bunu söyleyeceğim. Kendisi Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Sayın Genel Başkan ihtiyaç duyduğu zaman brifing versinler ve bu temaslar sağlansın dedi. Biz diğer Bakanlarla genel başkan yardımcılarımızın faydalı şekilde iletişimin faydalı olacağını söyledik, bu konuda bir talimat vereceğini söyledi. Sayın Erdoğan ile görüşmeye gitmeden Ahmet Necdet Sezer'i ziyaret ettim. Bir Cumhurbaşkanı ile nasıl görüşme yapmam gerekiyor, bunu sordum. Bana Cumhurbaşkanı özel kalem müdürleri ve protokol müdürleri büyükelçidir. Ben de sayın Namık Tan'ı görevlendirdim. Kendisi Hasan Bey hem de protokol müdürü ile görüşme sağladı. Görüşme detayları anlaşıldı. Sonra Ahmet Necdet Sezer büyükelçinin not tutmasını talep edebilirsiniz dedi. Biz not tutmak için hazır olacağını söyledik.
İki gün gazetelerde bu şekilde haber oldu. AKP'de bir büyükelçi not tutacak diye. Sayın Elitaş, benimle olan ortak mesaiyi hatırlatıp kendini malum başkanvekili, heyette yer alabileceğini söyleyince, Erdoğan onu heyete almış. Odada karşılıklı bir oturma düzeni beklerken üç koltuk vardı, şaşırdım. Denge nasıl sağlanacak? İkimiz uçlara otursak orta koltuk boş kalsa olmaz. Oturma düzeni önemli. Önceden konuşuldu. Sayın büyükelçimiz, Hasan Doğan ile görüştüğü zaman oturma düzeninin her iki tarafın eşit şartlarda oturacağı bir düzen olacağını söylemişti. Bir girdiğimiz zaman ona çok uygun değildi. Ben tabii ilk an böyle kamera ve fotoğrafçıların önünde sorun edip bir gerginlik yaşanıyor gibi görüntü vermenin uygun olmayacağını düşündüm. Ayakta fotoğraf çekildi, oturduk. Kameralar çıkınca Hasan Bey henüz odadaydı. Şunu söyledim, biz üç yerde randevu talep ettik. Çankaya Köşkü, TBMM ve AKP Genel Merkezi. Ama Beştepe denseydi oraya da giderdik. Ama bizim zorluklarımız var, ama verilseydi oraya da gelecektim. Ama dedim, burada vermeniz nezakettir. Ev sahipliği yaptığınız için teşekkürler. Ancak dedim oturma düzeni sorunlu ve telafisi gerekli. Cumhurbaşkanı da biz da iadeyi ziyaret yapalım, CHP Genel Merkeze dedi. Ben de münasiptir, memnun oluruz dedim. Sonra diğer konular konuşuldu. Bahçeli ile biraz daha kısa görüştük. 50 dakika sürdü. Hızlı ve kıs akonuşuldu. Bahçeli'nin de önemli değerlendirmeleri vardı. Emekli maaşının yetersizliği geçmişte yakındığı bir şey. Biz ikimiz de milletvekiliyiz. Bahçeli'nin benden farkı Erdoğan ile ittifak ortağı. Hep beraber olalım, biz yapalım, siz peşimizden gelin diyecek halim yok. Asgari ücret, ekonomik beklentiler, öğretmen, memur beklentileri, müfredat, mülakat konuşuldu. Seçimleri değerlendirdik. Bahçeli de sıkılı yumruk doğru değil dedi. El sıkışmanın ve diyaloğun önemi. Biz Bahçeli ile çok polemik yaptık, sözcüleri ile sert tartışmalar yaşadık. Bahçeli ile nezaket ve ev sahibi şekilde, sözümüzü kesmeden. Farklı düşünüyorsak bile söz sırası geldiği zaman bunu yaptık. Erdoğan ile de öyle oldu. Grup başkanvekillerimiz yan odada oturdu, baş başa görüştük. Taha Hüseyin Karagöz o arkadaş, bana bir yolla ulaştı. Meclis performansınızı görüyorum, zor sorularıma cevap vermek istemezsiniz gibi bir davet yaptı, biraz meydan okur gibi ama nazik dille. Ben tamam diyerek gittim, formatın gereği sert sorular sordu. Değişik ve sert bir üslupla. Kamuoyunda çok tartışılan bir konuyu sert üslupla soruyor. Ben kendi açımdan fırsata çevirdim. Çok iyi niyet ile yapılan bir esprini gerçek gibi algılatılması. Benim açımdan, benim çevrem çok başarılı bir program oldu dediler. Karşı mahallede programın faydası olmuş. Taha Hüseyin Karagöz bayramlarda beni arar. Abi demeyi tercih ediyor, Adem Metan var, konuşurum. 23 Nisan resepsiyonunda geldi, evleniyormuş davetiye verdi. Şeref verirsiniz dedi. Siyasetçi eleştiriye açık olmalı. Bütün eleştiriler başım üstüne, kızıp bir şey diyemem. Dönemin ruhu başka. Buna belki içinden rahatsız olup, kamuoyundaki büyük destek üstüne bir şey demeyen, mahalle kavgası yaralarını unutmayan, haklı da olabilecek kadar bazı arkadaşların tepki göstermelerini anlayamıyorum. Ben geçmişte de televizyon programına gittiğim birisi ziyaretine geleceğim demesine nasıl gelme diyeceğim? Nasıl olacak biliyor musunuz? Tek başıma asla karar vermem, kendimi dayatmam, bir adayı dayatmam, partinin seçilen hiçbir organını dayatmam. Ne meclis grubunu, ne MYK'yi, ne PM'yi. Başka yerde karar alarak onlara dayatmam. Ne yaparım biliyor musunuz, herkesten görüş alırım. En geniş toplumsal kabulle en çok oy alacak CHP'li Cumhurbaşkanı adayı yapılacak ve seçimi kazanacağız. Bunun önünde kendim dahil, kimsenin ihtirasını engel kabul etmiyorum.'
